top of page
yogakioo-vektorel kopyası.jpg
  • Instagram
Ekran Resmi 2022-01-06 11.12.23.png

Güzellik

“Yaşamın yüreğine ulaştığında her şeyde bir güzellik bulacaksın, güzelliği göremeyen gözlerde bile…”demiş Halil Cibran. Günlük hayatımızda “güzel” kelimesini ne çok yerde kullanıyoruz fark ettiniz mi hiç? Günümüzün güzel geçmesini istiyoruz, önümüzde güzel günler görmek istiyoruz, birbirimizi teselli ederken “Her şey güzel olacak!” diyoruz, güzel birini görüyoruz ve tüm yaşamımız bambaşka bir renge bürünüyor… Temenniler, dilekler, arzular hep güzel olana dair. Şarkılar, romanlar yazılıyor güzeller için, savaşlar çıkıyor, halklar birbirine giriyor... Bazen bir insan için, bazense bir şehir, fikir, düşünce veya varoluştaki bambaşka bir şey için… Varlıklarıyla ortalığı tozu dumana katıyor çağın güzellikleri. İnsan yüzyıllardır güzel gördüğüne ulaşmak için sınırlarını zorlamaktan çekinmiyor. Ne gözlerini alabiliyor ne de tepkisiz kalabiliyor. Tarihte yaşananlar bir yana, gündelik hayatlarımızda da benzer örneklerini hep yaşıyoruz. Çağlardan beri devam eden güzellik algısının yansımaları, yeni çağa evrilerek kendine yeni yollar bulmaya, hayatlar değiştirmeye devam ediyor.  

 

Peki insan neyi güzel buluyor gerçekten? Zihinlerimizin sınırlı algısına göre bu kavram zaman içerisinde nasıl şekilleniyor? Nasıl bireysel, toplumsal hatta varoluşsal gerçeğimiz hatta bazen de hedefimiz haline geliyor. İnsan güzelliği nasıl algılıyor, hiç düşündünüz mü?  

 

Bir şeyin bize güzel gelmesinin nedeni onunla ilgili oluşturduğumuz modifikasyonlar. Yani deneyimlerimiz, genetik kodlarımızla taşıdıklarımız ya da sonradan öğrendiklerimiz, bunların sonucunda yaşama bakışımız, yaklaşımımız birini, bir şeyi bizim gözümüzde “güzel” kılıyor. Kimlik belirlediğimiz bir tanım olan “güzellik”, derinine inemediğimizde aslında sadece gözümüzün görebildiğinden ve zihnimizin algılayabildiğinden ibaret. Ama ne diyor yazının başında da Halil Cibran, “Yaşamın yüreğine ulaştığında her şeyde bir güzellik bulacaksın.” Yani görünenin ardına baktığımızda aslında her şey bizim tanımlarımızın ötesinde, her şey zaten güzel…

 

Güzellik kavramı günümüzde yeni yapılar kazanırken, biz de bu sayımızda içten dışa tüm detaylarıyla güzellik konusunu masaya yatırıyoruz. Kapağımızda sosyal medyadaki ilham verici paylaşımlarıyla herkese örnek olan ve birçok kişiyi kendi hayatları için adım atmaya teşvik eden sevgili Gizem Çerçioğlu ve Müge Mangan yer alıyor. Gizem ve Müge ile yoga ve yaşam üzerine yaptığımız söyleşileri keyifle okuyacaksınız.

 

Konumuz güzellik olunca tabii ki insanın aklına ilk gelenlerden biri de sanat oluyor. Yazarımız Karolin Fişekçi ve konuk yazarımız Mehmetcan Yaman’la sanatta güzelliğin nasıl yorumlandığını inceliyoruz. Arzu Özev “Dişi Güzellikte Mistik Element” yazısıyla günümüzdeki güzellik anlayışına bambaşka bir pencereden bakmamızı sağlıyor. Fatma Alkaya’dan astrolojide güzellik algımızın nelere bağlı olduğunun ipuçlarını öğreniyoruz. Tüm bunların yanında bu sayı yepyeni bir seriyle sizlerle buluşuyoruz ve Serra Sağra ile Mahabharata’nın büyülü dünyasının kapılarını aralıyoruz. Kısacası bu sayımız yine dolu dolu. Her bir köşede çağlar boyunca adı geçen ve belki de saklı kalmış tüm güzellikler sizin sayfaları çevirmenizi bekliyor. 

 

Keyifle okuyun, hepinize güzel günler… 

bottom of page