Yeniden kocaman bir merhaba sevgili okurlar. Hayatımızda birçok şeyin değiştiği, birçok farklı açılımlar yaşadığımız bir yılı geride bırakmaya hazırlanırken, 2020’nin son sayısıyla ve yine rengarenk bir içerikle bir aradayız. 

 

Bu seneye “değişim” diyerek başlamıştık ve değişimin hayatlarımızdaki yansımalarını her birimiz kendi yaşamlarımızda deneyimlemiştik. Değişim yaşamın gerçeği demiş ve doğasını anlamaya çalışmıştık; kimi zaman hızına adapte olarak, kimi zaman şaşkınlıkla yanında yavaş kalarak… Pandemi dönemine denk gelen ve tam da konumuzun altını çizen süreç, her birimizde yeni farkındalıklar ortaya çıkarmıştı. Kimimiz kendine yeni yollar çizmiş, kimimiz saklı potansiyeliyle tanışmıştı. Değişimin içimizde gizli kalmış bahçeleri, kilitli kalmış kapıları bize gösterdiğine şüphe yok tabii ki. Ve biz değiştikçe ardından gelen güzelliğe de kucak açtık böylelikle. Değişimin doğasıyla gelen güzellik, bu sayıda yerini şimdi olgunlaşmaya bırakıyor… Hızımızı biraz düşürüyor ve olgunlaşmayla gelen o idrakin farkındalığını yaşıyoruz. Yazarlarımız her bir sayfada kendi bakış açılarıyla ve engin bilgileriyle olgunlaşmayı anlatıyorlar. Ne demektir olgun olmak? Kamil insan olmak? Bu yaşam yolunda insan nasıl olgunlaşır? Olgunlaşma insanın yaşamına, haline, tavrına, sanata, hayata nasıl yansır?..

 

Fatma Alkaya, astroloji bilse de bilmese de herkesin sıkça duyduğu, günümüzde kötücül olarak bilinen fakat aslında ardında çok derin manalar taşıyan Satürn’ü ve haritalarımızdaki Satürn yerleşiminin bize vermek istediği mesajı anlatırken, Serra Sağra Büyülü Orman köşesinde “Tek bir tohumla başlar her şey…” diyor ve bize ormanın şarkısını anlatıyor. Çetin Çetintaş Eve Düşen Yıldırım köşesinde genel olarak 2020’yi değerlendirirken, Murat Kemaloğlu “Acı Patlıcanı Kırağı Çalar” diyerek bize bireyleşme sürecinin nasıl işlediğini anlatıyor. Lao Tzu’nun bir sözünü hatırlamadan geçemiyoruz burada; “Başkalarını anlamak olgunluk, kendini anlamak ise daha üstün bir olgunluktur.” 2020 her haliyle ve tüm ihtişamıyla kendimize dönüp yeniden bir baktığımız, yarım kalan işlerimizi tamamladığımız ve belki de yaşamlarımızda yeni rotalar belirlediğimiz o alanları bize açarken, biz de bu yavaşlama ve iç gözlem haliyle kendimize daha yin bir yaklaşımla bakmayı öğreniyoruz. 

 

Bu sayıda kapağımızda çok önemli bir konuğumuz var. Şükran Ayhan 82 yaşında bir Cumhuriyet öğretmeni ve aynı zamanda “Yoga benim yaşam tarzım değil, yaşam felsefem” diyerek hepimize örnek olan hayat dolu bir yogi. Şükran Ayhan’la yaptığımız ilham verici röportaj eminim bizi olduğu kadar sizi de derinden etkileyecek.

 

Ekim ayı tüm YogaKioo ailesi için festival zamanı aynı zamanda. Bu sene pandemi sürecinde ekranları karşısında bir araya geldiğimiz birçok öğrencimizle yüz yüze buluşma fırsatı yakaladık ve bu buluşmalar bizim için çok özeldi. Festivali yeniden hatırlamak için birkaç kareyi sizinle paylaştık. Tüm güzelliğiyle gelen Ekim ayıyla birlikte, olgunlaşmanın büyülü dünyası ve çok daha fazlası ilerleyen sayfalarda şimdi sizi bekliyor. Keyifli okumalar…