Her Şey Olur
Yaşamın tüm değişkenlerine adapte olabilmek, bizi biz yapan en temel özelliklerimizden biridir. Ekranda tüm renklerin capcanlı bir şekilde gözlerinizin önüne serildiği bir film izlediğinizi düşünün. İşte yaşam da tıpkı bunun gibi kendi içinde binlerce rengi barındırır ve biz her yeni gün, kendi hikayelerimizi binlerce farklı tonda işte böyle yaşarız. Her şeyin aynı kalmasını, asla değişmemesini istemek bu rengarenk filmin içinde sadece siyah ya da sadece beyaz kalmak için insanın kendini zorlamasına benzer. İsteseniz de yapamazsınız; yaşamın doğasını bozamaz, bir hikayeyi kendi zihninizin sınırları içerisinde sabitleyemezsiniz. Sadece böyle yaptığınızı zannedebilir ve bu yanılgıyla yaşamın tüm renklerine sırtınızı dönersiniz.
Her şey olur hayatta, her şey değişir. Ve insan da tüm bu değişkenlere alışarak yaşamını devam ettirir. Çünkü yaşamın doğasıdır hareket. Siz dünyayı durdurmak isteseniz dahi o en uyumlu haliyle dönmeye devam edecektir. Yaşamın binbir yüzüyle bizi buluşturan bir sistemdir içinde bulunduğumuz sistem. Her yüzüyle bize kendi hikayemizi ortaya çıkarma fırsatı sunar. Bir varoluş hikayesini, kendini tanıma yolculuğunu sadece aydınlık ve karanlıkla tanımlamayı bırakıp, derinliğiyle ve tüm renkleriyle hakiki bir hikayeye çeviren de yaşamın değişken yüzleriyle bizi buluşturan bu geçişlerdir.
“Daha kötüsü olamaz!” dediğiniz bir hikaye, bir süre sonra yeri doldurulamaz bir deneyime, bir anıya bırakır yerini örneğin. Ve devam ederiz böylece… Çünkü ne dedik? Her şey olur hayatta ve her şey geçip gider hayatımızdan… Yaşamda denge bozulmaz ve yaşıyorsak, umut asla kaybolmaz…
Bu sayımızın konusu işte bu: Yaşamın her dinamiğine nasıl uyum sağlayabiliyoruz ve her şeye rağmen yolumuza devam edecek gücü nasıl bulabiliyoruz? Nasıl oluyor da en zor anlarımızda dahi geleceğe dair, kendimize, yolumuza dair içimizde taşıdığımız o umut ışığını aslında hiç kaybetmiyoruz? İlerleyen sayfalarda tüm bu sorularımızın yanıtları bambaşka hikayelerle sizi bekliyor olacak.
Bu sayıda kapağımızda çok özel bir isim var. Mahabharata, Büyülü Orman dediğimizde gözümüzün önünde canlanan bir masal kahramanı, çok değerli bir öğretmen. Tabii ki Serra Sağra… Uzun süre üzerinde çalıştığı, 4 kitap olarak hazırlanan Mahabharata serisinde “Ateş” ile buluşmanın heyecanı bir yana, bu sayıda onu biraz daha yakından tanıyoruz. Dolu dolu bir röportaj sayfalarda sizi bekliyor.
Bu sayıda aynı zamanda birçok farklı konuyla da karşınıza çıkıyoruz. İklim krizi ve yaşamımıza getirmemiz gereken farkındalıklardan adaptasyon konusunun psikolojik ve fizyolojik yönüne, Ayurvedik beslenmeden beden farkındalığının duygu durumlarımızdaki etkilerine kadar çok geniş bir çerçeve ile sizlerle buluşuyoruz. Yaşamımızda büyük farkındalıklar yaratacak, dopdolu bir sayı için sayfaları çevirmeye başlayalım öyleyse.
Tüm okurlarımıza keyifli okumalar…