top of page

Öfke Kontrolü ve Manipura



Duygular, düşünceler, ikili ilişkiler Svadisthana yani sakral çakranın konusudur. Muladhara yani kök çakra’da “tek ve bir” olan varoluş enerjisi, Svadisthana’ya geldiğinde tabiri caizse ne yapacağıyla ilgili bir kafa karışıklığı yaşamış ve sonsuz seçenekli bir dünyanın içinde akla gelecek bütün zıtlıkları, beğenileri, seni-beni, düşünceleri ve duyguları oluşturmuştur.


Pek çok duygunun kaynağı her ne kadar Svadisthana olsa da öfke dediğimizde kesin olarak Manipura çakradan bahsederiz! Harekete geçiren, yaratan, başlatan ateş elementi görev başındadır ve öfke ve hırs gibi eyleme dönük duygular oluşturmaktadır.


Manipura ve elementi ateşin çalışma prensibi, yanma ve patlamadır. Çünkü sistemin ihtiyaç duyduğu güç, irade ve dönüşüm ancak bu prensiple ortaya çıkar. Amaç, her zaman için sistemi nihai sonucuna götürmektir ve görevi harekete geçmek olan Manipura bunun için “ne gerekiyorsa” onu yapar!

Suyu kaynaktan yeteri kadar almış ve engelsizce akıtan bir hortum düşünelim… Su, hortuma temas ettiği her noktaya eşit basınç uyguladığından hem su hem hortum etki-tepki ile dengede kalır. Suyun geldiği kaynak ve hortum, kök çakradır. Aktarma, taşıma, iletişime geçen su, Svadisthana çakradır. Suyun, hortum içinden akarak gitmesi gereken yere ulaşması -örneğin bir bahçeyi sulaması- ise bir eylem içerdiğinden Manipura çakradır. Eylem ne olursa olsun, sisteme hizmet edecek şekilde işlemektedir.


Şimdi hortumun bir yerde kıvrılarak darboğaz oluşturduğunu düşünelim. Mükemmel basınçla, eşit dağıtılan su, belli bir noktada bloke olmuştur ve kısıtlı akmaktadır. Eylem, yani Manipura’nın sağlıklı ve dengedeki hareketi herhangi bir sebeple kısıtlanmıştır.


Şimdi de bahçeyi sulayan kişinin önce akan suyun azlığını (eylemde, yani Manipura’daki yetersiz çalışmayı) fark ettiğini, ardından kıvrılan yeri (yetersiz çalışmanın kaynağını yani Svadisthana’yı) düzelterek bu sorunu ortadan kaldırdığını (ilk eylemin düzenliliği için yeni bir eylem yarattığını) düşünelim.


Sıkışarak biriken su, blokajın birden kalkması ve kendine çıkış yolu bulmanın coşkusuyla bir “patlama” etkisi yaşayacaktır! Patlamanın şiddeti ve etkisi, kısıtlanmayla geçen süre ve bu sırada biriken su (yani enerji) ile orantılıdır. Diğer bir deyişle, az önce bloke olan Manipura “ne gerekiyorsa” onu yapmakta ve aşağıdan bastıran enerjinin yoğunluğu ile yeni bir telafi yöntemi izlemektedir.


Öfke de aynen bu şekilde, Manipura’nın aşırı uyarılmasıyla bir çeşit telafi senaryosu izlemesinin ürünüdür. Birçok duyguya göre bedende hissedilmesi çok daha güçlüdür. Enerji, sıcaklık (Manipura’nın ve ateş elementinin fazla çalışmasında ısı soğukluk değil, sıcaklık yönündedir.) yoluyla bedende aşağıdan yukarıya, baş bölgesine doğru yükselmeye başlar. Yüzde ısıya bağlı bir kızarma olabilir. Nabız, tansiyon artar. Ateş elementinin organı olan kalp ritminde artış olur. Eylemlerin birer ifadesi olan ellerde ısı artışı olur. Ateş elementinin başka bir organı olan dil, bu kadar yüksek bir durumda söylenmemesi gerekeni, sonradan pişman olacağı, “kavgada söylenmez!” şeyleri söyleyerek ne var ne yoksa “dile getirir”.


Zaten tüm bunlar bir çırpıda, “saman alevi” gibi olup bittikten sonra gelen yeni duygu da madalyonun diğer yüzündeki “pişmanlık” değil midir? Darboğazdan kurtulan, serbest kalan enerji, şimdi yeniden rahatça akmaya başlamıştır ve hedefine ulaşmıştır. Ancak bireyde, seçilen eylemin kalitesine ve o anki farkındalık seviyesine göre, pişmanlık duygusu ortaya çıkar veya çıkmaz.


Öfkenin yükselme ve alçalma süresi de çok hızlıdır. Genelde “ateşli” hastalıklar için kullanılan nöbet kelimesinin “öfke” için de kullanılması ve yaşanan bir krizin “öfke nöbeti” olarak adlandırılması tesadüf değildir. Ateş ne yaparsa öfke de tam olarak onu yapar.


Teknik olarak sinir dediğimiz şey de sinir uçlarıdır ve bu alan Svadisthana çakranın yönetimdedir. Aynı şekilde dolaşım sistemi, lenf sistemi ve kan sıvı yapısı ile bu çakraya aittir. Kişinin öfkeden “siniri tepesine çıkar” veya “kan beynine sıçrar”.


Öfke, cevap bulamayan enerjinin normal olarak patlamasıdır. Su gibi akmak, sorunsuzca yola devam etmek, yeni işlerle, hareketlerle buluşmak, yukarıdaki çakralara taşınmak isteyen enerji, bu ihtiyacına cevap bulamadığında normal olarak olandır.


Sorular, sorular…


Gümbür gümbür akan bir suya “Bu yol kapalı… Sen şimdi geri git.” denilir mi? Bunun sinirli bir insana “Sakin ol!” demekten farkı var mıdır?


Bu kadar fiziksel, gerçek ve teknik bir süreci varsa, öfkeyi kontrol altına almak doğru mudur?

Varoluşun kaynağı kutsal ateşin üstüne bir bardak su dökülür mü?

Ya da ateş kutsaldır diye, perdelerden başlayıp tüm evi yakarken “Demek olması gereken de buymuş…” diyerek oturup izlenir mi?

Cevap: Kişinin pratiğine göre bu soruların cevabı da değişir.


Ateş ortaya çıktığında, duygularının esiriolan ve yönetimi özgür iradesiyle devralamayan bir birey, ateşi o anda ortaya çıktığı ham haliyle kullanır veya diğer bakışla ateş onu kullanır. Bu nedenledir ki gazetelerin 3.sayfaları “Nefsime yenildim, hatırlamıyorum.” veya “Çok pişmanım, şimdi olsa yapmam.” haberleriyle doludur. Element diliyle aslında kişi; “Ateşi kullanmadım, ateş beni yaktı. Ateş benim yapamadığım işi kendi yöntemleriyle benim yerime yaptı. Doğru eylemi seçemediğim için pişmanım.” diyordur.


Öz farkındalığı gelişmiş, pratiktediye tanımlayacağımız birisi ise, elementin duyguya dönüştüğü o anı yakalayabilir ve ne yapacağını tam bilemese bile ne yapmayacağını bilerek hareket eder. Bu farkındalık bir önceki aşamaya göre daha az zararlıdır. Ne zaman ki ne yapması gerektiğini fark eder; o zaman eylemi farkındalıkla yönlendirme aşamasına geçer.


İleri bir farkındalığın olduğu son aşamada ise, artık sadece elementin ortaya çıkmasının farkındalığı ve element duyguya dönüşmeden dönüştürülmesi işi söz konusudur. Bu aşama ustalıkaşamasıdır. Kişi artık elementi ilk haliyle gözlemleyip, ham enerjiyi işine yarar herhangi bir eyleme dönüştürecek kadar ustalaşmıştır.


Ustalık aşamasında dahi bir eylem vardır. İnsan dediğimiz varlığın eylemsiz olması mümkün değildir. İhtiyacımız olan zaten eylemsiz olmak değil, aklı devreye sokarak eylemde olmak, ateşi, öfkeyi ve diğer tüm elementleri en faydalı halleriyle kullanmaktır.


Öfke enerjisinin kendisi kontrol edilmesi gereken bir enerji değildir; yaptırdıkları kontrol edilmesi gereken eylemlerdir. Manipura yok etmek/edilmek için değil dönüştürmek için vardır.


Hırslı mısın? Kullan!

Birileri “Egon ne kadar da yüksek!” mi dedi? Kullan!

Öfkeli misin? Kendine, başkasına, ilişkine, hiç olmadı yoldaki adama, ötekine berikine? Kullan!


Kullan o enerjiyi ve ateşle beraber dönüştür ne varsa dönüşmeyi bekleyen…

Daha fazla baskılamaya, durdurmaya, eylemsizlikle üstünü örtmeye veya yanlış yerlerde kaynağı aramaya çalışmadan…


Ve fark et ki bir yerlerde bir potansiyel var demek görülmeyi bekleyen!

Ne de olsa ateş olmayan yerden duman çıkmaz.


Editör: İnci Ünlü

Kommentarer


bottom of page