Toprak, insanın içinde yaşadığı ve içsel dünyasında barındırdığı kavramların tümüdür. Her birimiz Toprak Ana’nın bolluk ve bereketinden beslenir, hayat verişi ile sarmalanırız. Onun döngüsüne uyumlanır ve o döngü ile hareket ederiz.
Toprak Ana bıkmadan, yorulmadan, ertelemeden her sene doğar, yaşar, ölür ve yeniden doğar. Unutmamalıyız ki, Toprak Ana’nın döngüsü bize kendi içsel döngümüzü her an, her nefeste yansıtandır. Toprak Ana’nın döngüsündeki ağaç, biziz. Ağacın bir senede tamamladığı döngüsel yolculuğu, bizim yaşam yolculuğumuzun, döngümüzün tam da kendisi…
Toprak Ana’nın daimi döngüsü bize madde dünyasında doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğuş kavramları olarak yansır. Sonbahar mevsimi ile ağaçların yapraklarının sararması ve ardından dökülmeye başlaması, kış mevsimi ile ağaçların dallarının ve yapraklarının tamamen kuruması ve yeni mevsime hazırlanmak için içlerine çekilmesi… İlkbahar mevsimi ile yaprakların ve çiçeklerin yeniden doğması, yaz mevsiminde ise en ihtişamlı ve görkemli halleriyle bize yaşamın kendisini göstermeleri doğanın döngüsüne yani dışarıdaki döngüye en güzel örnektir.
“Döngü” kelimesi çember, halka, daire anlamlarını taşır ve dönmek fiilinden türemiştir. “Döngü” birçok dilde “dönme” kelimesinin dişil halidir. Döngüyü meydana getiren ise dönme eyleminin gerçekleşiyor olmasıdır. Döngü, dönmekten gelir. Bir diğer deyişle, dönmediğimiz, dönemediğimiz, dönmeyi seçmediğimiz sürece döngüyü tamamlayamayız, yeniden başlayamayız, halkayı tamamlayamayız, yeniden doğamayız. Aynı döngü içinde yaşamımızı sürdürmeye, aynı konuları tekrar tekrar deneyimlemeye devam ederiz. Yaşamımızı yeniden kurmak yerine bizim tarafımızdan kurulmamış, kontrolün bizde olmadığı yaşamın içinde kayboluruz.
Toprak Ana’nın döngüsü bize içsel döngümüzü, içsel döngümüz ise bize nefesimizin döngüsünü gösterir. Dışarıda ne varsa içeride de o vardır. İçeride ne varsa dışarıda da o vardır. Yalnızca bu iki cümle bile bize her şeyin bir döngü olduğunu hatırlatabilir. Doğada ne olursa, bedenimiz ve zihnimiz onu deneyimler. Bedenimiz ve zihnimiz hangi döngüden geçiyorsa, nefesimiz o döngüye uyumlanarak şekil alır. Aynı zamanda bedenimiz ve zihnimizde ne olursa, bir yansıması da madde dünyasında, Toprak Ana’da gerçekleşir.
Yaşamımız kendi içinde bir döngü. Aldığımız ilk nefes ile madde dünyasına doğarız, verdiğimiz son nefes ile madde dünyasından ayrılırız. Arada hayatımız olarak tanımladığımız deneyimlerimiz ise yaşamımızı oluşturur. Doğarız, yaşarız, ölürüz…
Peki nasıl yeniden doğuyoruz?
Yaşamımızın içinde yeniden doğabilir miyiz?
Yeniden başlayabilir miyiz?
Nefesimize yeniden sahip olmak, nefes döngümüzü dönüştürmek mümkün mü?
Derin bir nefes al…
İçsel dünyamızda neleri barındırıyorsak nefesimizin döngüsü de ona göre şekillenir. Hangi duygularla yaşamı deneyimliyorsak, nefesimizin akış halini o duygular belirler. Korku ve kaygılar tarafından yönetilenlerimizin nefesi kesik kesik iken, güvensizlik duygusunu sıklıkla hissedenlerin nefesi sığ olabilir. Hayatımızda utanç ve suçluluk duyguları yoğun ise nefesimiz alt karnımıza, değersizlik ve sevgisizlik hissediyorsak nefesimiz kalp bölgemize akmakta zorlanabilir. Hayata karşı duruşumuz keskin ve sert ise nefesimizi bedenimize sert bir şekilde alırken, hayattan kaçıyorsak aldığımız nefesimiz bedenimize yetmeyebilir…
Nefesimizin bedenimizde nasıl hareket ettiği, sıkışan ve tekrar eden nefes döngülerimizi dönüştürme seçimi sadece bize aittir. Tıpkı Toprak Ana gibi… Tıpkı kendini her sene yeniden doğuran ağaçlar gibi…
İç dünyamızda bizi kontrol eden duygu ve düşünceleri dönüştürdükçe, nefesimizin döngüsü de dönüşmeye başlar. Her negatif gibi gözüken duygu hissettiğimizde, her negatif gibi gözüken düşünce fark ettiğimizde derin birkaç nefes almak dönüşüm için yeterlidir. Zira şifa yalnızca şimdi anında gerçekleşebilir ve nefes şimdi anının kendisidir.
Hissettiğin değersizliğe, yetersizliğe, suçluluğa…
Korkuya, kaygıya, güvensizliğe…
Derin birkaç nefes alabilir misin?
Nefes döngünü sıkıştıran, derin nefes almanı engelleyen o duygulara tam da şimdi anında nefes alabilir misin?
Adım atmanı, potansiyelini ortaya koymanı engelleyen tüm düşüncelere…
“Ben” ile başlayan tüm zihinsel algılarına,
Karakter olarak tanımladıklarına,
Ailenden ve atalarından taşıdığın, sana ait olmayan tüm kod ve inanç kalıplarına…
Derin birkaç nefes alabilir misin?
İçinde kaybolduğun, defalarca deneyimlediğin döngülerini bitirmek için kendine izin verir misin?
Şimdi anında nefesinin enerjisi ile düşüncelerini dönüştürebilir misin?
Tüm bunları yaparken…
Sığlaşan, yetmeyen, bedenine akmayan nefesin döngünü dönüştürdüğünü kalpten hissederek,
Nefes alırken Toprak Ana’nın bolluğunu da içine çektiğini hissetme iznini kendine verir misin?
Kendi içsel toprağından beslenebilir misin?
Kendini besleyebilir misin?
Sen kendini yeniden doğuran o ağaçsın.
Eski döngülerinden çıkacak olan, nefes döngünde sıkışan ve sıkıştıran kısımlarını dönüştürecek olan sensin…
Yeniden başlamayı kabul eder misin?
…ve derin bir nefes.
Melda Köksal
Comentarios