“Ben” diye tanımladığımız her şey egonun bir ürünüdür. İnsan olma kimliğimiz, cinsiyetimiz, mesleğimiz, kişiliğimiz, anne, baba, eş, arkadaş olmamız ve tüm bu “ben”dediklerimizi nasıl ortaya koyduğumuz ve yaşadığımız egodan gelir. Sahip olduğumuz isimler, nitelikler, sıfatlar benin ben olması için sadece yardımcı araçlarımızdır. Hiçbiri beni tanımlamaya, bizi anlatmaya yetmez. Ne sadece kadınız, erkeğiz, ablayız, öğretmeniz, öğrenciyiz ne de sadece iyiyiz, doğruyuz, güzeliz. Bütün bunların hepsi olmakla birlikte aslında hiçbiriyiz. Ben dediğimiz şeyler bize madde ve mâna arasında dengede bir yaşam kurarak ne o kimliklere sımsıkı tutunup madde âleminde kaybolmayı ne de o kimlikleri önemsemeyip görevlerimizi, sorumluluklarımızı hiçe saymamamız gerektiğini anlatır.
Tasavvuf ehli İbni Arabi “Hikmetli Sözler” eserinde “Benliğini görmekte Allah senin aynandır.” der. Benliğini gör, kendini tanı, bil onun vasıtasıyla senden öte olana, ilahi olan kaynağa bağlan. İlahi marifeti benliğin bilgisine yükleyerek, benliğini bilerek Rabbini bil. Asıl olan mevcudiyetinin sınırlarını aşarak hakka, hakikate ulaşmaktır. Bunu öncelikle ben dediğimiz ne varsa içinde kaybolmadan o gerçekliğin hakkını vererek yaşayıp, kendimizi hiçbir tanımla kısıtlamadan bir gün hepsini tek tek bırakacağımız gerçeğini de her daim hatırlayarak yapabiliriz.
Ego, aynı zamanda Sigmund Freud’un psikanaliz kuramında tanımladığı bir psikoloji terimidir. Freud, kişiliği buz dağına benzeterek kişilik yapısını id, ego, süperego olarak üçe ayırmıştır. İd, kişiliğin temel taşı; ego kişiliğin yürütme organı yani idin istekleriyle süperegonun eşleştirilip, bütünleştirilmesi ile uğraşır. Ego, idin arzularını gerçekleştirmeye, gerektiğinde ertelemeye hoş olanı seçmeye, hoş olmayandan uzak durmaya çalışır. Ego; akılcı, mantıklı bir kişilik bölümüdür ve bir anlamda kişiliğin karar organıdır. Süperego ise kişinin ailesinden aktarılan toplumsal ahlak kurallarını içerir. İçimizdeki vicdanı sembolize eder. Her zaman kafasına eseni yapan, toplumsal kurallara uymayan kişilerde id baskınken sürekli ahlak kurallarını ve başkalarının ne diyeceğini dikkate alan kişilerde süperego hâkimdir. Sürekli akılcı davranmaya çalışan insanda da ego öne çıkar.
Peki, ego denilen şey yaşamımızda ne işe yarar? İhtiyaçlarımız doğrultusunda kendimiz olmaya ve kendimizi yaşamaya katkı sağlar ego. Yarattığımız onca kimlik dünya hayatındaki yolcuğumuza ve tekamül sürecimize hizmet eder. İrademizi, gücümüzü ve aklımızı kullanarak niyetlerimizi, düşüncelerimizi, hedeflerimizi ego sayesinde gerçekleştirme fırsatımız olur.
Ego, insanlar tarafından bencillik olarak algılanan bir kavram olarak da karşımıza çıkar. Ben diyebilmek çoğu zaman bencil olmakla karıştırılır. Oysa kişi benliğini yaşayarak kendi olabilsin ki sağlıklı kişilik ve kimlik oluşturarak içsel bütünlüğünü sağlasın. Diğer türlü varlığını ortaya koyamayan, iradesi ile hareket edemeyen, silik, görünmez bir insan olarak hayatını sürdürür.Örneğin, sağlıklı bir benlik oluşturamadığı için hayır diyemeyen ve etrafındaki insanları memnun etmeye çalışan kişiler sürekli kendinden ödün vererek varlığını ortaya koyamaz. İlişkide olduğu kişilerle sağlıklı sınırlar çizemez. Önce ben olarak yaşabilmeliyim ki kendi hikayemde kayıp bir karakter olarak varlığımı devam ettirmeyerek yaşamıma sahip çıkmış olayım.
Ego, ne iyidir ne de kötüdür ne de kaçmamız ve yok saymamız gereken bir kavramdır.Yalnızca yolumuzda niyetlerimize hareket etmemizi sağlayan bir eldir. O el yardımı ile gitmek istediğimiz yöne ve yere kolaylıkla varırız. Nasıl ki bir şehirden başka bir şehre giderken araba, uçak, tren gibi araçları kullanarak yolcuğumuzu kolaylaştırırız. Ego da bizim bu yaşamda gerçekleştirmemiz gereken eylemlerimiz için bize bir vasıta olur.
Çakra sisteminde ise ego Manipura Çakra’nın konusudur.Sadece fizik bedenden oluşmadığımızı bilen enerji bedeninin varlığının bilgisine sahip kişiler olarak yaptığımız asana pratikleri ile fiziksel bedenimiz üzerinde çalışarak Manipura Çakrayı dengeleriz. Böylelikle egomuzu, irademizi güçlendiririz ki yaşamla birlikte hareket ederek kendi gerçekliğimizi yaşayabilir. Hayatla dans ederek kendi gerçekliğimizle uyum ve denge içinde var olabiliriz.
Merve Kozankurt
Comments