Mutasyon sözcüğü dilimize Fransızcadan geçmiş, Türkçede “değişinim” olarak karşılık bulmuştur. Mutasyon doğada niteliksel değişmelerin evrilerek değil, birdenbire olması, bir şeyin ortam ve koşullarını bulduğunda anında nitelik değiştirmesi anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu, mutasyon olarak karşılığı olarak değişinim kelimesini kullansada, bize göre “değişivermek” daha iyi karşılıyor bu durumu. Apansız, değişivermek anlamına gelen mutasyonun genetik biliminden be biyolojiden ne olduğunu öğrenmiştik fakat toplumbilimde de davranış bilimlerinde de mutasyon ortaya çıkarabileceğimizi biliyoruz. Bu nedenle yazının başlığını “Ahimsa’ya Değişivermek” olarakta vermek mümkün. Ahimsa, Sanskrit dilinde bir sözcüktür ve Yoga Sutra’sında Raja Yoganın 8 basamağının başlangıç kuralı olan Ahlaki Kuralları içeren Yamaların ilk yasasıdır. Ahimsa, kısaca Şiddetsizlik Yasası olarakta tanımlanabilir. İnsan kendine olduğu gibi bütün varlıklara karşıda şiddetsizliği ifade eder. Ahimsa sadece fiziksel olarak şiddetsizlik değildir, aynı zamanda iyilik ve merhamet dolu olmayı, dünyayla ve diğer canlılarla barışçıl ilişkiler kurmayı öngören ahlaki tutumlar toplamıdır da. Yani bir insanın eylemleri başkalarının kişisel gelişimine yardım etmeli ve bütün varlıkların iyiliğine hizmet etmelidir. Burada Sanskrit dilinde karmaşıklığa da değinmek gerekiyor kısaca. Genellikle Sanskritçe dediğimiz dil esas olarak Sanskrit olarak ifade edilir. Sanskritçe denmez. Sanskrit, sözcük olarak cilalanmış, düzenlenmiş, kusursuzlaştırılmış manalarına gelmektedir. Bir rivayete göre bu dil yoğun meditasyona giren yoga ustalarının çakralarından çıkan seslerden hareketle türemiştir. 15’i ünlü, 37’si ünsüz olmak üzere toplam 5 harfi olan Sanskrit dili, sözcük bakımından yeryüzünün en zengin birkaç dilinden biri olarak kabul edilmektedir. Tıpkı Sanskrit sözcüğünün genel kabul gören yanlış kullanımında olduğu gibi toplum hayatında da etkili olan yanlış bilgiler ve hurafeler vardır. Tarihin bir dönemine ait doğru olarak bilinen bir bilgi zaman içinde mutlak gerçek gibi kabul edilerek hurafeye dönüşebilmektedir. Kabile insanları ruhsal tehlikelere karşı tabuyu geliştirirler. Çocuklar da içinde bulundukları dayanılmaz endişeleri fobilerle somutlaştırırlar. Modern çağın insanları da genellikle bu endişe ve korkularını ideoloji maskesiyle rasyonelize etmektedirler. Tabular, insanları psikozdan korur. Bu nedenle tabuları yıkmak, insanları korkutur. Fakat bilincin yeniden yapılanması, şekillenmesi ve gelişmesi için tabulardan kurtulmak gerekmektedir. İnsana ve insanın evrimine, gelişimine zarar vermeden engelleyici inançları, hurafeleri ve tabuları ortadan kaldırmak, mutasyonlara yol açar. İnsanların hurafelere sarıldıklarını, hurafeleri dayatma veya hurafeleri yok etme üzerine kurulu zararlı ilişkiler geliştirdiklerini görüyoruz. İnsanların kendilerini hapsettikleri tek bir mitolojiyi mutlak gerçeklik sanıp kolektif bilinçdışında var olan diğer mitolojilere kapılarını sıkı sıkıya kapatınca gelişmeye karşı da direnç sergilemiş oluyorlar. Bu, bilincin gelişmesini engelleyici bir örüntüdür ve zamana yayıldıkça çözümlemesi zor bir kısır döngü halini alır. İnsanlar bu kısır döngüde birbirlerine anlamsız şekilde ve çoğunlukla bir hiç uğruna şiddet uygulayıp zarar verebiliyorlar. Bu zararlı alışkanlık sarmalından kurtulmak ve bu tavrı takınan bireylerin tedavi edilmesi için Ahimsa’nın gerçekleşmesini engelleyen inançların parçalanarak etkisiz hale gelmesi mutasyonun ortaya çıkarılması için çalışmalıyız. Ahimsa’nın gerçekleşmesini engelleyen inançlar parçalandıkça intihar, cinayet, korkunç trafik kazaları ve ihmallerden kaynaklanan ölümler aniden buharlaşacaktır. Engelleyici inançları Einstein’ın dediği gibi atomu parçalamaktan daha zordur ancak mutasyon, bu inançların parçalanmasıyla ortaya çıkar. Vahşi olmayan yöntemlerle, inanç sistemleri kansız ve kurbansız bir şekilde entegre ederek Ahimsa Mutasyonu gerçekleştirmek için Antalya Ruhbilim Okulu olarak yalın teknikler kullanıyoruz. Bu teknikleri yoga öğretmenlerine öğretmeyi başarırsak yoga öğretmeni niyetten yaratmaya sıçrama yaşayacak, Vişnu’ya tapma halinden Vişnu’nun yeryüzünde insan halinde gezen varyasyonuna dönüşecektir. Sadece kendimizi değiştirmeye odaklanıp ‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, her koyun kendi bacağından asılır’’ gibi inançlara hapsolmayıp Ahimsa mutasyonunu dış dünyada da yaratabileceğimizi fark etme zamanımız geldi…
Dr. Murat Kemaloğlu
Comments