top of page
yogakioo-vektorel kopyası.jpg
  • Instagram

Bir Hayalle Yola Çıkan İnsan Bir Hayalle Yoldan Çıkabilir


Sonuç odaklı bir zihnin esaretinden süreç odaklı özgürleştiren bir yolculuğa doğru…

Sonuca bağımlı olmadan, sürece bağlanarak ve kontrolü, yaşamın otoritesine bırakarak ilerlemek, insanın yolunu nasıl kolaylaştırır?

Her insanın hayalleri vardır. Hayaller insanın zihninde doğru bir motivasyon kaynağı olarak yer aldığında içerideki ateşi harlayan ve insanı yola teşvik eden bir hareket ettirici olabilir. Durum her ne kadar böyle olsa da, hayaller oldukça zarif ve ince bir çizgi ile insanı yolundan çıkarabilme potansiyeli de taşır aynı zamanda. İnsan hayallerine doğru yol alırken hedefler koyarak yolunu kolaylaştırmak, kendini o hayaller ile bağlantıda tutmak üzere kodlar. Ve koyduğu hedeflerinin yanında toplamda uzun bir yol haritası ile yola çıkmış halde bulur kendini.

Peki kendine ait sandığı bu hayaller gerçekten insanın kendisine mi aittir?

İnsan başlarda hiç düşünmez bu hayalin zihnine nereden düştüğünü... Ona aktarılmış, öğretilmiş olabileceğini aklına getirmeden peşine düşer genellikle kendine ait sandığı hayallerinin. Bazen bu hayalini yakalama hikayesi onu hiç hesapta olmayan yollara, hiç hesapta olmayan bağlantılara ulaştırır.

Elbette asıl mevzu daima yoldur ve her insanı da bir yola çıkaran gerekir. Bir bahane, bizi asli yolumuzla buluşturacak bir temel sebep… Bazen bir zorluk bazen bir darlık, bazen de görünür olandan bambaşka bir arayış… Niteliği hareketin içinde keşfedilmeyi mümkün kılar ve seni hangi dünyalarla tanıştıracağı ise yürürken ortaya çıkar.

Kim ne derse desin kendine, her bir hayale doğru hareket etme hali bir arzunun ateşinden başlamıştır en temelde. Bu arzu bazen günlük yaşamın maddesel içeriğinden fışkırır, bazen de içsel bir sıkışmanın kendine yer açmayı aratan refah arzusundan…

Aradığın madde ya da mana... Hikayen nerde başlarsa başlasın, özünde sende var olanı fark edişe açılan bir kapının, anahtar deliğinden sızan ışığına çekilmesi gibi almıştır seni... İşte o an ateş düşmüştür içine. Ve o an bilirsin ki vakti gelmiştir yeni bir yola çıkmanın. Başlangıçta bu ateş gücü olur insanın, hatta yaratıcılığı ve onu yolda tutan bir tür hizadır zihnine. Dağılmaya, dökülmeye müsait bir yapıdan sızanları içine toplayan çerçevesidir bir süre. İnsan için çoğu zaman devam etmekten daha kolaydır pes etmek. Hele de sonuca takılı kaldıysa zihnin, o yol bitmek bilmez bir türlü…

Peki bir hayale ulaşma arzusuyla yola çıkan insan, ne olur da yoldan çıkan olma haline geçiş yapar?

Zihin sonuca bağımlı hale geldiğinde, insan özgürlük yolunda kendini sabote ederek cennetten yine kendi cehennemine doğru çevirmiş olur direksiyonu farkında olmadan... En sık ve döngüsel bir içerikle düşündüğü şey kör noktası haline gelir ve en dar, en sıkışık alanına dönüşmüş olur kişinin.

Oysaki insanı yolda tutacak olan, en temel arzusunun ateşi ile çıktığı yolda, yola neden çıktığını unutmadan ve zihnin sonuçlarından bağımsız olarak hareket edebilmeyi ve yaşama genişleyebilmeyi öğrenebilmesidir. Hepiniz bilirsiniz ki hayat insanı bunu öğrenebilmesi için çok da güzel sınar. Ve bu öğreti, insanı istemedikleri ile birlikte istekleri ile de sınayarak büyütmeye devam eder. İnsan zaman zaman kaybolduğunu zannetse de en gizli mücevherini ortaya çıkarman için seni törpüleyen hayat, yola neden çıktığını da sana her fırsatta fısıldar.

Ve hayat böylece devam eder… Bir sonuca varmanın her ne kadar senin için önemli olduğunu zannetsen de, sürece dikkatle baktığında aslında yola çıkan insanla yolda yürüyenin aynı sen olmadığını fark edersin. Ve bu da büyük bir zaferdir aslında, kendinin türlü hallerine izin verebilecek cesarette kalabilmek... Yola bir arzunu, hayalini gerçekleştirmek üzere çıksan da, yol seni hiç bilmediğin içsel güç noktalarınla buluşturmaya götürür. Yolun daveti her zaman yolcusunadır ne de olsa. En başında yaşama sunduğun davet, süreçte seni bir nehrin akışına taşır elbet. İşte bu içinde olduğun yaşam nehrinin akışına suyun kendisi karar vermek istemektedir artık. Sürece hükmetmek, yolu kontrol etmek küçük zihnin korku dolu kodlarının bir yansıması olarak ortaya çıkar sadece.

Yola teslimiyet sonuç beklentisinden özgürleştiğinde mümkün hale gelir.

Ve bu özgürlük hali, hayal edemeyeceğin kadar sınırsız olasılıklara açılmanın anahtarını da eline verir. Anahtar artık sendedir, kapıda dikilip başka birine dönüşmüş olduğunu inkar etmeye devam edebilir ya da en temel arzun uğruna gösterdiğin iradenle, çabanla ulaştığın o elindeki anahtarın yepyeni kapılar açmasını sağlayabilirsin…

Ve işte tam olarak böyle senin bile olmayan bir arzu yolunda çıktığın bu yolculukta, kendi elinden tutarak yoluna devam etmen ve kendini bilmen daha da mümkün hale gelir.


Ayşegül Koç

bottom of page