YogaKioo Dergi: Merhaba Nihan. Seni hepimiz editörümüz ve aynı zamanda Yin Queen’imiz olarak tanıyoruz. Hani hep bir yogaya başlama hikayesi vardır ya “Şu oldu başladım”,“Yeter dedim başladım” gibi, senin kendine yolculuğun ne zaman, nasıl başladı?
Nihan Yaman: Çocukluğumdan bu yana varoluş felsefesini hep merak ettim. İnsanı, dünyayı, yıldızları, mitolojik hikayeleri, günümüzde mistik dediğimiz başlıklar altında ne toplanıyorsa aslında genelini… Özellikle Hint felsefesi beni her zaman çok etkilerdi, “Bir bahanem olsun ve bunlarla ilgilendiğim için bana deli demesinler!” derdim eskiden içimden çünkü etrafımda bunlara ilgi duyan pek tanıdığım yoktu. Büyüdükçe tüm bu ilgi alanlarım ve isteklerim yerini kendimi öğrenme, hatırlama niyetine evrildi. Hala ilgi alanlarımın ana başlıkları aynıydı, sadece çerçevesi genişlemişti. Hikayenin içinde elbette tam olarak yogaya yönelmemi sağlayan birçok deneyim olmakla beraber, üniversite yıllarımda yogaya kesin olarak başladığımı söyleyebilirim.
Y.D: Uzun yıllardır yoga yapıyorsun, eğitimler alıyorsun ve veriyorsun. Özellikle Yin Yoga alanına yönelme sürecin nasıl oldu?
N.Y: Pratiğin Yin alanına yönelmemi sağlayan iki büyük öğretmenim var. Biri Çetin Çetintaş, diğeri ise Fatma Alkaya. Bunların yanı sıra pratiğimin seyri beni bu alana yönlendirdi diyebilirim. İnsan yaşam hikayesinin sadece oyuncusu değil, aynı zamanda izleyicisi. Bunu bana hatırlatan bir yan Yin bakış açısı. Gözlemleyebilmenin, gölge yanlarını fark ederek ve kapsayarak yaşamanın, yavaşlayabilmenin, ruhun sakladığı gerçek potansiyelle bağ kurabilmenin ve bir şeyi oldurmadan sadece olmayı pratik etmenin kendimle kurduğum iletişimi çok desteklediğini gördüm, görüyorum. Ve anladığımı aktarmak da kısmet oldu seneler içinde, ne mutlu bana.
Y.D: Uzmanı olduğun bu alan pratiği derinleştiren bir alan. İnsana en zor gelen şeylerden biridir bazen bir halin içinde durabilmek ve bu hal artık kavrandığında insan ister istemez değişir. Şu an geçmişe baktığında nelerin değiştiğini fark ediyorsun?
N.Y: Birçok öğrencimden duyduğum şeyi kendim için de söyleyebilirim. Geçmişe baktığımda ben de hiç yerinde durmayan, sürekli aktif kalarak kendini besleyen biriydim. Öyle olmam gerektiğine inanıyordum. İnsan durursa, yavaşlarsa tökezler sanıyordum. Ve bu nedenle de içsel olarak yorgundum. Böyle düşünmek sanki ezbere bir düşünceydi ve bana fazlalık yapıyordu. Ama nasıl dönüştürebileceğimi bilmiyordum. Bilmediğim için de pratiğin Yin kısmıyla ilk karşılaştığımda çok hoşlanmadım açıkçası. Biri ezberlediklerimi bozuyordu ve zihnim bundan hoşlanmıyordu.
Şimdi geçmişe dönüp baktığımda o yerinde duramayan kızın neden duramadığını anlıyorum. Düşünce yapımı temelden dönüştüren bir alan oldu Yin yoga. Sadece bir pozun içinde durabilme gücünü değil, hayatın içinde gözlemci kalabilme halini, nefesimle bağ kurmayı, hayatı bir savaş alanına çevirmemeyi ve çok daha fazlasını bana öğretti. Beni şaşırtan yine ben oldum kısacası.
Y.D: Yin Yoga dediğimizde aslında içinde tam olarak denge konusunu barındıran bir prensipten söz ediyoruz. Bizim hep aşina olduğumuz Yin Nihan’ın bir Yang kısmı da vardır elbette. Bu alanın hakimi olan biri olarak, seni dengeye getiren bu Yang tarafını hayatının hangi alanlarında çalıştırıyor ya da hayatındaki hangi konulara uyguluyorsun?
N.Y: Yin ve Yang birbirinden ayrılan prensipler değil. Onları ayırmaya çalışmak sadece güneş doğsun asla gece olmasın demek gibi. Eylem halinde olduğum, tepkilerimi, yorumlarımı paylaştığım, eğitimler verdiğim, programladığım yani yaşamda görünür olduğum her halim Yang yanımın sesini duyuruyor. Benim pratiğim aslında Yin ve Yang’ı ayırmadan birlikteliklerine, dönüşümlerine şahitlik etmek. Bu dergiyi oluştururken mesela, senin de bildiğin gibi Yang halimizi tamamen ortaya koyuyoruz ve sen tüm güzelliğinle ortaya çık diye gece gündüz çalışıyoruz, sen baskıdan geldikten sonra da oturup güzelliğini izliyoruz… Yin ve Yang’a çok güzel bir örnek bence senin ortaya çıkış hikayen.
Y.D: Gelelim Yin Yoganın Temel Prensipleri kitabına… Bu alanda; bu derece temiz, güvenilir, sarih bir dil ile ele alınmış ve çeviri olmayan bir kaynak çok fazla yok. Kitabını yazmaya karar vermende seni etkileyen ne oldu?
N.Y: Benim yolculuğum kendimi bilmek, anladığımı aktarmak üzerine adanmışlıkla başlayan bir niyet yolculuğu. Dünyaya bir hayrım dokunur mu ve bu dünyada kendimi bilerek farkındalıkla nasıl yaşarım? İki temel sorunun ürünü yaptığım her şey. Yin Yoganın Temel Prensipleri’ni bir kitap yazmak için yazmadım açıkçası. Hem eğitimlerde anlattıklarımı hem de kendi pratiğimi derleyip topladım o kadar. Her eylemin arkasındaki niyetin çalıştığına inanırım ben. Nasıl aktarabilirim sorusuna evrenin verdiği yanıt bir kitabın vücut bulması oldu. İyi ki de oldu, iyi ki de doğdu…
Comments