Yoga disiplininin binlerce yıldır farklı topraklarda pratik ediliyor olması, her biri kendine has vurgu ve uygulamalara sahip yoga türlerinin ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir. Yöntem ve yollar her ne olursa olsun öğreti, yama ve niyamalar üzerine inşa edilmeyi ve aynı hedefe yani samadhi’ye odaklanmayı gerektirir. Bu yolların arasında Karma, Bhakti ve Jnana Yoga ile birlikte Raja Yoga’nın oldukça seçkin bir yeri vardır.
Sanskrit dilinde “kral” anlamına gelen Raja kelimesi; varlığı, zenginliği, yönetimi veya devletin en yüksek derecesini temsil eder. Raja yoga, bize maddi açıdan da “zengin olmayı” yoksa bu yolda yürümenin zor hatta imkânsız olduğunu söyler. Bu durum ilk bakışta bir ayırımcılık gibi görünebilir ancak çakra sistemiyle düşünürsek son derece makuldür! Alt çakralar, tezahürden, maddi alanda varlık göstermekten, çoğunlukla dünyada gerçekleştirilmesi gereken işlerden yana çalışır. Refah içinde, doğru geçim kaynaklarına sahip, bağımsız ve kendine yeten şekilde yaşam sürebilmek temel işlerden ve gerekliliklerden bazılarıdır. Enerji, bir misyonu gerçekleştirmek üzere bedenlenmiştir ve doğum için “dünyaya gelme” deyiminin kullanılması da tesadüfi değildir. Alt çakralarda doğan enerjinin doğru yöne akabilmesi için kişi, bu dünyada yapması gerekeni, dharmasını, işlerini, misyonunu, adına ne dersek diyelim, hakkıyla tamamlamalıdır ki üst çakralara; tezahürün az, özgürleşmenin çok olduğu bir alana yönelebilsin ve enerji dönüşebilsin.
Peki alt çakralar bu varlığı göstermeden nasıl bir dönüşümden bahsedilebilir ki? Buzdolabınızda yüzlerce çeşit malzeme olduğunu düşünün. Bunları bir araya getirip ortaya herkesin yiyebileceği güzel birkaç yemek çıkaramıyorsanız bu malzemeler ne işe yarar? Raf ömrünü tamamlayıp çürüyen her malzeme buzdolabını kokutacağı için, belki en başta bunlara sahip olmamak bile bu durumdan daha iyidir! Çakra yorumuyla, elinizdeki bu malzeme, Muladhara yani kök çakradaki iş yapabilme potansiyelinizdir. Bu malzemeleri kullanarak herhangi bir yemek yapmanız ve ortaya bir iş koyabilmeniz ise Manipura’nızdır. Zenginlik, dolabın ağzına kadar dolu olması değil, sizin sahip olduklarınızla ne yaptığınız; olanı neye, nasıl dönüştürdüğünüzle ilgilidir.Örneğin toprak elementinin temsilcisi “azı çok yapan” annelerin, bazen az malzemeyle çok işler ortaya koyması büyük bir zenginlik değil midir?
İster yemek yapsın ister yoga, potansiyelini kullanmak üzere harekete geçen ve iradesini başarılı bir şekilde ortaya koyabilen birinin kök enerjisini dönüştürdüğünde hissettiği şey, tatminkâr bir güç ve hakimiyettir. İşte bu hakimiyet, Raja’lığa giden yolun anahtarıdır! Hakimiyetten kasıt sadece mal, mülk sahibi olmak veya acımasız bir kral gibi başkalarına hükmetmek değildir elbette! Asıl hakimiyet, kişinin kendine olan hakimiyetidir. Enerji ve fizik bedenine, duygularına, düşüncelerine, eylemlerine, sözlerine olan hakimiyeti…
Güç ve iradenin çakrası Manipura, dişil surette Tanrıça Lakshmi ile sembolize edilir. Lakshmi hem maddi hem de spiritüel alanda bolluk ve bereketin sembolüdür. Manipura ve Muladhara arasındaki dönüşümü yönetir. Ancak maddi alanda yeterince varlık gösterebilmiş birisi için maneviyat kapısı açılır ve maneviyat açıldıkça enerji yeniden bölünerek maddeye dağıtılır. Maneviyat ne kadar güçlü ise, yansıması da o kadar varlık, bolluk ve refah olur. Yüksek aklı uyandırmış, hakikati gören ve işleyişteki paradoksu anlayan biri, tek başına maddi bolluğun bir illüzyondan ibaret olduğunu da bilir.
Raja yoga uygulaması tüm bu anlamlarıyla, uygulayıcısını kendi zihninin ve dünyasının “kralı” yapan maddi ve manevi bir üstünlüğe ulaşmada yardımcıdır.
Yürünen yol tüm unsurlarıyla beraber bir kraliyet yoludur.
Editör: İnci Ünlü
Comentarios