top of page

Svapna Yoga Nedir?



“Uyusun da büyüsün ninni; tıpış tıpış yürüsün ninni…”


Bu sadece küçük çocuklar için söylenen bir ninniymiş gibi gelse de insana, aslında her gece yetişkinler açısından da geçerli olan bir sözdür. Tekamül yolculuğuna hiç durmadan devam eden insan, her gece “büyümeye”, sanki sihirli bir şey tarafından çekilerek gittiği rüya aleminde de devam eder.


Daha önce bu köşede üzerinde durduğumuz gibi rüya alemi de dünya alemi gibi başlı başına bir alemdir. Her sabah gözünü açıp, kendini fiziksel dünyadaki deneyimlerin içinde bulan insan için, uykuda gördükleri artık geride kalmış bir film gibi gelir. Halbuki fiziksel dünya nasıl insanın yaşadığı deneyimler neticesinde kendisini gördüğü, karmalarını çözdüğü bir yerse, aynı şekilde rüyalar alemi de karmik döngünün devam ettiği ve yaşananlarla kişinin karmasının çözüldüğü yerdir. Yani insan kendine kavuşmak için farkında olmasa da gece gündüz çalışır.


Bu alemler birbirinden ayrı görülse de aralarında sürekli devam eden bir bağ vardır. Olması da çok doğaldır çünkü iki alemde de ortak olan ve değişmeyen tek şey hikayenin kahramanıdır. İnsan rüya alemini çok önemsemez. Bir an havalarda uçtuğun, sürekli mekan değiştirebildiğin, dünya aleminde mümkün olduğunu düşünmediğin her şeyi yapabildiğin bu alem, tam da bu nedenle gerçek dışı gelir. Her sabah yine zihninin sınırları içinde uyandığın dünya alemi ile kıyasladığında da her ne kadar etkisi altında kalmış olursan ol, en fazla “Ne tuhaf bir rüyaydı!” der ve o rüyayı unutup geçersin.


Halbuki iki alem de aynı ortak özellikleri taşır: “Geçicilik” ve “o an için yaşanan gerçeklik”.


Rüya alemindeki geçiciliği hemen kabul eden insan, dünya alemindeki deneyiminde aynı esnekliği gösteremez. Zihninde mevcut olan modifikasyonlara, yani yaşadığı deneyimlere ait kayıtlara göre hareket eden insan, sevdiği şeyler istediği zamana kadar onunla kalsın, sevmedikleri de hiç yaşanmasın ister. Burada itinayla çekildiği ya da imtina ettiği bütün konular, her gece diğer alemde bambaşka şekillerde, kişinin istese de zihninin arkasına saklanamadığı durumlarla ortaya çıkar. Gün bitmiş gece olmuş olsa da, deneyimlemen gereken, görmen gereken, senin istediğin şekilde değil olması gerektiği şekilde karşına çıkar. Sadece tek kanalın olduğun bir televizyonu izliyormuş gibi, istesen de başka bir şey izleyemezsin.


Yani farklı şeyler yaşıyormuş gibi gelse de, aslında insan sürekli devam eden bir deneyimin içindedir. Gündüz olan bir olay gece rüyasında ya da tam tersi; rüya aleminde olan bir deneyim çözümlenmediği zaman, konu dünya aleminde devam eder. Böylelikle insan bu kadar komplike olan hikayesinin üzerinde hiç durmadan çalışabilir.


Yoga insanın kullanım kılavuzudur. Her şeyi kullanmayı öğrenen insan, kendisinin nasıl işlediğini bilemez. Yoga öğretisi kişiye bedenini ve zihnini kullanmayı öğretir ve bu yolculukta gelişigüzel var olan biri olmak yerine, farkındalıkla var olmasını sağlar. Yoga felsefesinde rüyalar geçerli bir bilgi biçimi ve daha geniş anlamdaki gerçekliğin bir ifadesidir.


Gerçeklikten yukarıda “o an için yaşanan gerçeklik” olarak bahsettim. İnsana hayal ürünü gibi gelen rüya alemi; o alemdeki bir deneyimin içindeyken tamamen gerçek gelir. Tıpkı dünya aleminde olduğu gibi birçok duygunun ve bedensel hissin içinde bulursun kendini. Ağlarsın, sevinirsin, bedenin kaskatı kesilir... Uyandığında tıpkı bu dünyada geçirdiğin bir günün sonunda olduğu gibi daha gün yeni başlamışken, sen kendini upuzun bir yoldan dönmüş gibi hissedersin. Rüyalarını hatırlamasan da bazen çok hafif ve mutlu, bazense moralin bozuk, hatta bütün bedenin yorgun kalkarsın.


Bu noktada da rüya aleminin gerçekliğinin dünya aleminden farkı yoktur. Hangi alemin içindeysen “o an için” o alem gerçektir. Her iki alemde de bilincin farklı şekillerde tezahür eden maddeyi algılar ve ona göre tepkiler verirsin. İşte yoga senin dünya aleminde olduğu gibi rüya aleminde de “tepki vererek” değil “farkındalıkla” var olmanı ister.


İnsanın hayattaki amacı nasıl farkındalığını yükselterek yaşadığı deneyimin içinden alması gerekeni alabilmekse aynı şekilde rüya deneyiminin içinden geçerken de bu farkındalıkla geçmesi mümkündür. İnsana rüyalar gelişigüzel yaşanan deneyimler gibi gelse de her rüyanın bir anlamı vardır. Rüya hali olan Svapna, nasıl yaşadığımıza ve sonsuzun içindeki yerimizi nasıl algıladığımıza dair büyük bir iç görü sunar ve sıradan bilinci genişletir.


Bu farkındalığın ortaya çıkması tıpkı dünya aleminde olduğu gibi aşama aşama ve pratikler neticesinde gerçekleşir. Kişi bu pratikler sayesinde hayatının üçte birini geçirdiği bir alanda tesadüfen değil, farkındalıkla var olmaya başlar. Nihayet ayrı zannettiği iki alemin nasıl sürekli bir birliktelik içinde hareket ettiğini görür. İki alemin arasındaki bu bağı görmek insana tahmin edilemez kapılar açar. Ve artık insan iki alem arasındaki kapıdan sihirli bir şey tarafından çekilerek değil, kendisi kapıyı açarak girer. Artık o sihrin kendisidir!


* Serra Saranın 14. Sayı Büyülü Orman Yazısıdır.

Yorumlar


bottom of page